Depremler sonucu oluşan ve tüm değişimlerin neredeyse fayların kontrolünde olduğu bir dağ silsilesinde tamamı patika yollardan oluşan bir yürüyüş rotasını adımlıyoruz. Alçaktaki vadi tabanlarının tarım yapan çiftçilere doruktaki düzlüklerin çobanlara ait olduğu bu dağ silsilesinde mevki isimlerinin neredeyse tamamı çobanlarca koyulmuş. Koyun keçi ve büyük baş hayvanların sürülerinin çanlarından çıkan seslerin ritmiyle yürüyeceğimiz dağın bu bölümü Alplerdeki görüntülerle süslü. Dağın sırtlarındaki yaylayı andıran düzlüklerden denize doğru yürürken güney yüze kurulu, 650 yıllık Gacal köylerini görüş alanımıza girecem. Rum köylerinden daha yüksekteki bu köyler 1354 yılında bölgeyi fetheden Süleyman Paşa’nın, Konya civarından Oğuzlar Türklerini getirmesiyle kurulmuş. Avşarlar, Karamanlılar, Dülkadirler ve Karasilerden oluşan boyların arasında Suriye Yürükleri de bulunuyor. Bektaşiliğin geçmişte yaygın olarak yaşandığı bu bölgede o zamandan kalma izleride görme şansını yakalayacağız. Rumların bir zamanlar şarap üretimi yaptığı manastır kalıntılarınında bulunduğu bölgenin eski haritalardaki ismi Ganohora olarak biliniyor.