Cuma sabahı 10.00 Bafa Kapırı köyünde buluşma

1.Gün ; Sabah Kahvaltımızı Bafa gölünün kıyısında ve Zeytin ağaçlarının altındaki restoronda yöreye özgü ürünlerle yapıyoruz. Bir süre dinlendikten sonra Karya bölgesinin antik kentlerinde kullanılan antik Mermer ocaklarını gezip dağın güney yüzündeki ilk parkurumuzu adımlamaya başlıyoruz.

İlk parkurumuz yediler manastırı olarak bilinen dağın sarp kayalıkları arasına gizlenmiş yitik bir manastır. Bafa gölünün nefes kesici manzarası eşliğinde yapacağımız bu yürüyüşte ilk durağımız binlerce yıl öncesine dayanan Latmos ‘un kaya resimleri. Resimlerin ardından izini sürdüğümüz patika yol bizleri dev kayaların ardına saklanmış Yediler Manastırına ulaştıracak. Yaşayan tüm halkların kutsal saydığı tanrısal bir güç bulduğu Latmos dağında yer alan bu manastırda yeni için güzel dualar edip ritüelleri mizi yaptıktan sonra kahve molamızı tarihi Herakleia şehrinin bulunduğu Göl kıyısındaki Kapıkırı köyünde veriyoruz.

Antik şehri gezip gün batımını şehrin sularından seyrettikten sonra kampımızı dağın eteklerine kuruyoruz. Geceyi kamp ateşi başında egeli ozanların ezgileri eşliğinde közlüyoruz.

Herakleia Antik Şehri; Herakleia, Latmos Körfezi’nin arka ucundaki konumuyla batı yönünden gelen gemilerin son durağını, Karia bölgesinin içlerine uzanan kara yolunun ise başlangıcını oluşturmaktaydı. Böylelikle hem bir liman şehri, hem de mal aktarma yeri olmasından kaynaklanan belli bir öneme sahipti. Kentin gelişmesi Helenistik, önemini kaybetmesi Roma İmparatorluk dönemine rastlar

YEDİLER MANASTIRI; Beşparmak Dağları’ndaki manastırların en büyüğü, günümüzdeki adıyla Yediler olarak bilinen manastırdır. Yediler Manastırı Gölyaka Köyü’nden çıkılan bir patika yolla ulaşılır. Antik kent Latmos’un doğusunda, dağ yamacının orta yüksekliğinde bulunur. Manastır alanı doğudaki büyük ve batıdaki tamamen kayalarla çevrilmiş birer küçük avludan oluşmaktadır. Küçük avlunun kuzeyinde çevresi duvarlarla çevrilmiş bir yukarı kale, güneyinde tek bir kaya üzerinde mazgallarla savunması güçlendirilmiş küçük bir sığınma kalesi vardır. Yediler Manastırı’nın doğusundaki bir kayanın içinde H. İsa’yı betimleyen freskler bulunmaktadır.

2.Gün Cumartesi–

Latmos Dağları Trans; Yörük Köyleri, Fıstık Çam Ormanları, Latmos Kayalıkları, Stylos Manastırı, Zeus Tapınağı, Pınarcık, Kaya resimleri, Herakleia, Bafa Gölü

Turumuzun ikinci gününde Karya bölgesinin kutsal yollarını adımlamaya devam ediyoruz. taşlarla döşeli antik yol bizi Latmos dağlarının heybetli şelalelerinden, tarihi taş köprülerden, Yörük köylerinden, fıstık çamı ağaçlarıyla kaplı ormanlardan en önemlisi sıra dışı kaya oluşumlarından geçirip iklim ve eski dağ tanrısının yaşadığına inanılan Latmos en yüksek noktası olan tekerlek tepenin eteklerine ulaştıracak

Tekerlek tepenin altından devam eden antik yolu takiple önce tarih öncesi devirlerden kalma mağara resimlerine ulaşıyoruz. Bu noktadan itibaren izini sürdüğümüz antik yol adeta dev kayalardan oluşmuş bir kaldırım gibi kendini belli etmeye başlıyor ve parkurumuz çok daha keyifli bir hal alıyor. Trans rotamızın ikinci kısmında bizlere eden Bafa gölünün büyülü manzaraları eşlik etmeye başlıyor.Yürüyüşün sonunda göl kıyısındaki restoranlarda lezzetli bir yemek bizleri bekliyor olacak.

Latmos Dağları Trans; Yörük Köyleri, Fıstık Çam Ormanları, Latmos Kayalıkları, Stylos Manastırı, Zeus Tapınağı, Pınarcık, Kaya resimleri, Herakleia, Bafa Gölü. Yürüyüşün sonunda konaklama tesisimizin hazırladığı yılbaşı programına katılıyoruz Yılbaşına girdikten sonra Egeli ozanların müzik yaptığı göl kıyısındaki salaş restoranlarda geceyi sonlandırıyoruz.

Alternatif Program; Trans yürüyüşümüze katılmayacak arkadaşlarımız Bağarcık köyündeki yöresel rehberlerimizin eşliğinde dağın eteklerinde çam ağaçlarının arasına saklanmış Pagan mabetlerine kadar devam eden yürüyüşe katılabilir.

STYLOS(ARAP AVLUSU) MANASTIRI; Günümüzdeki ismiyle Arap avlusu adıyla bilinen bu yerdeki yapılar, Tekerlek Dağî’n altında, 740 mt. Yükseklikte, ulaşılması zor sarp kayalıklar içine kurulmuştur. Bu manastırdaki bir kiliseye 15 Aralık 955 tarihinde gömülen, hayattayken bir aziz itibarı gören ve onu baş havarilerden olan Paulos’tan ayırt etmek için kendine genç Paulos adı verilen, Aziz Paulos(Paulos vita) yaşamıştır. Stylos Manastır, Latmos manastırları içinde yapılış tarihi bilenen tek manastırdır. Manastırdaki yapılar büyük ölçüde tahrip edilmiştir. Kayıl bir tünelden 30 mt’den daha da yukarıda bir uçurumun kenarında bulunan, fresklerle süslenmiş mağara vardır.

TEKERLEK DAĞI; latmos Dağlarında, Neolotik dönemden itibaren, Anadolu kökenli Hava ve Yağmur tanrısına tapınılmaktaydı. Daha sonra bunun yerini Yunanlılar’ın gök tanrısı olan Zeus almıştır. Yuvarlak biçiminden dolayı Türkçe’de Tekerlek Dağ olarak adlandırılan zirvesi, Hava tanrısının tahtı olarak kabul edilmekteydi. Bu görüş, dağ sırasının arka kısmındaki Dikilitaş Vadisi’nde, zirvenin görülebileceği bir noktada bulunan ve arkhitravı üzerindeki yazıttan Zeus Akraios’a(Zirvedeki Zeus) adanmış olduğu anlaşılan, küçük bir Hellenistik dönem tapınağına ait buluntularla desteklenmektedir. Latmos’un zirvesindeki yağmur kültü Bizans Dönemi’ne kadar sürmüş, bu dönemde dağ, manastır yaşamının merkezlerinden biri haline gelmiştir. M.S. 10. yüzyılda hala, kurak dönemlerde bir alay düzenlenerek dağın zirvesine, yağmur duasına çıkıldığı anlaşılmaktadır.

BEŞPARMAK DAĞLARI FAUNA;1960’lı yıllara kadar, Anadolu Parsı’nın yaygın olarak yaşadığı bir alan olan Beşparmak Dağları’nda, şu anda pars yaşamasa da, bir zamanlar avlanıldığı Kaplan kapanları birçok yerde vardır. Ayılar için yapılmış birçok kovanlık blok kayaların tepelerinde durmaktadır. Beşparmak Dağları’nda Tilki, Çakal, Yaban Domuzu, Tavşan, Kirpi, Oklu Kirpi gibi canlılar ve Kızıl Şahin, Atmaca ve Akkuyruklu Kartal gibi yırtıcı kuş türleri bulunmaktadır

3.Gün  Pazar

Sabah Kahvaltımızın ardından Dağın doğu yüzünde yer alan masalsı bir vadiye doğru yol alıyoruz. Karyalı’lar zamanından kalma döşeme bir antik yolla gidilen nefes kesici bir şelale ve yer yer kanyon halini alan bir vadi bizleri bu yolculukta bekliyor olacak. Şelaledeki yüzme molamızın ardından vadi nın sol yakasından devam eden antik patikayla zeytinyağı ve şekilsiz sabun kokan bir tarihi yerleşkeye ulaşıyoruz. Buradaki yemek ve kahve molamızın ardından gizli geçitlerden ulaşılan devasa kayaların üzerine kurulmuş tarihi bir kaleye doğru yol alıyoruz. Bölgede asar olarak bilinen bu yapıdaki foto safarinin ardından dönüş için yola koyuluyoruz.